I.Murad’ın 1389’da Osmanlılarla Haçlı kuvvetleri arasında gerçekleşen Kosova Savaşı’nda bir Sırp asker tarafından şehit edilmesinin akabinde tahta oturmuş olan (Yıldırım) Bayezid hızlı bir şekilde Anadolu’da ayaklanan beylerin isyanlarını bastırmış Anadolu’da ciddi bir hakimiyet kurmuş ve 14.asrın sonunda geniş bir Rumeli-Anadolu Merkeziyetçi İmparatorluğu ortaya çıkarmıştır.

Timur ise kendisini Cengiz Han’ın damadı ve kurduğu dünya imparatorluğunun varisi olarak görüyordu.Iran ve Türkistan’da geniş bir hakimiyet sahası kurmuştu.Daha önce İlhanlı Moğollarına ait olan Doğu Anadolu yöresini de kendi hakimiyet alanı olarak görüyor ve burada başka bir devletin hakim olmasını kendi topraklarına karşı tecavüz olarak görüyordu.Osmanlı’yı kendisine ait bir uc beyliği olarak düşünüyor ve Osmanlı’yı küçümsüyordu.Osmanlı’nın Amasya ve Erzincan yöresine yaptı seferleri kendisine karşı yapılmış bir saldırı olarak görüyordu.Bu yüzden Bayezid-Timur çekişmesi Doğu Anadolu üzerinden çıktı.Ayrıca Karakoyunlu Türkmenbeyi Kara Yusuf’u ve Irak sultanı Ahmed Celayiri’yi kendi himayesine alması Timur’un nazarında kendisine karşı bir meydan okumaydı.Ancak Gazi Sultan olarak anılan Yıldırım Bayezid’e karşı ciddi bir savaşa girmekte tereddüt ediyordu zira kendisini tüm İslam aleminin hamisi olarak görüyordu.Gaza eden bir Sultan’a karşı savaş açması küffarın işine gelirdi ve bu İslam dünyasında pek hoş karşılanmazdı.Savaş için meşru bir sebebe ihtiyacı vardı.

Timurlular ve Osmanlılar arasında elçiler gidip gelmeye başladı.Yıldırım Bayezid küffara karşı Rumeli’de kazanmış olduğu zaferlerin tesiriyle kendisini oldukça güçlü bir hükümdar olarak görüyordu (ki haklıydı da).Cesur  ve aynı zamanda sabırsız biri idi.Kendine olan güveniyle Timur’dan gelen mektupları okumuyor ve Timur’a kendisinin gaza ettiğini hatırlatarak hakaretler ediyordu.”Kelb-i Akur” yani “Kudurmuş köpek” olarak hitap etmişti bir mektubunda.”Bu topraklara gelmezsen zevcelerin üç telak ile boş olsun ben de sana karşı koymazsam benim zevcelerim üç telak ile boş olsun” demesi Timur için artık son damlaydı.

Aynı zamanda Niğbolu bozgununun intikamını almak isteyen Avrupalı devletlerle Timur arasında elçiler gidiyordu.Bizans II.Manuel ise Timur’un egemenliğini tanıdığını ve Osmanlı’ya ödemekte olduğu haracı kendisine ödemeyi kabul ettiğini beyan ediyordu.

Timur savaştan önce Anadolu’daki Tatarlara elçiler göndererek kendisinin de Tatarlarla aynı soydan olduğunu belirtiyor,Eretna Sultanlığı’nı hatırlarak Anadolu’nun eski sahiplerinin kendilerini olduklarını vaktiyle Türkmenlerin Tatarların köleleri olduğunu söylüyordu.Kendi tarafından savaşırlarsa Anadolu’da tekrar Tatarlara hakimiyet vaadinde bulunuyordu.

Timur Karabağ kışlağındayken gelen Osmanlı elçilerine : Daima Avrupalılara karşı gaza yaptıklarından Bayezid’e karşı yürümenin küffara destek olduğunu bildiğini,bu sebepten ötürü Rum’a (Anadolu’ya) yürümek istemediğini belirtiyor barış için şu maddeleri sıralıyordu :

  1. Kara Yusuf’un idamı
  2. Veya Timur’a teslimi
  3. Veya himaye etmekten vazgeçilmesi

Önerilerinin kabul edilmesi durumunda gaza için asker ve mal yardımı yapabileceğinden bahsediyordu.Bayezid’in elçileri gitmeden evvel elçilerin önünde bir askeri geçit töreni yaptırdı.

Bir müddet sonra Timur’a Bayezid’in geniş bir orduyla harekete geçtiği bilgisi geldi.Timur da bunun üzerine Anadolu’ya yürüme kararı aldı.Timur’un adamları Bayezid’in kazandığı büyük zaferlerden bahsettiler ancak Timur’un “Sahib-Kıran” olduğuna inanılıyordu  ve geri adım atmadı.

Bayezid Timur’u karşılamak üzere Doğu Anadolu yolunu tuttu.Timur ise stratejik bir manevrayla güneyden dolaşıp Ankara’ya geldi.Bunu duyan Yıldırım Bayezid acele bir şekilde Doğu Anadolu’ya kadar yürümüş ve yorgun düşmüş ordusuyla Ankara’ya varmak için yola koyuldu.Ankara’ya vardığında askerleri susuz ve oldukça elverişsiz bir arazide konuşlanmak zorunda kaldı.Timur ise çoktan ovaya yerleşmiş ve elverişli ve su kaynakları olan bir arazide Bayezid’i beklemekteydi.İbn Arapşah Bayezid’in ordusunun çok yorgun olduğunu ve morallerinin düşük olduğundan bahseder.

Ovada iki ordu harp nizamı aldı,cenahlar düzenlendi.Timur’un ordusunda bulunan fillerin üzerinde oturan neft-endazlar resmen ateş saçıyorlardı.Yıldırım’ın ordusu ise Türkmenler ve Kafirleri (Sırp kuvvetleri) sağ tarafı koymuştu.Sol tarafta ise Şehzade Süleyman ile kendisi bulunmaktaydı.Diğer şehzadeler ise ordunun arkasında yer almaktaydılar.

Savaş,Timurluların saldırısı ile başladı.İlk saldırıdaki darbeler üzerine Osmanlı kuvvetlerinin sol kanadı bozuldu.Timur bunu görünce kesin bir taaruz emri verdi.İhtiyar Timur emirden sonra dinlenmeye çekildi.Saldırılardan sonra Bayezid’in ucu bucağı görünmeyen ordusu kaçmaya başladı.Osmanlı kaynakları yenilginin sebebi olarak savaş sırasında taraf değiştiren beylerin olduğunu söyler.

Ordu bozguna uğramış bir şekilde çekilirken bir anda Timurlu askerleri Bayezid’in etrafını sardı ve yakalayıp Timur’a getirdiler.Timur hemen padişahın iplerinin çözülmesini emretti.Bayezid ipler çözüldükten sonra Timur’un önünde diz çöküp yeri öpmek istediğinde Timur buna mani oldu.Padişahı kaldırıp kendi yanına oturttu.Ve “Bu fenalığı sen kendine yaptın,ben Rum diyarında bayrağımın dalgalanmasını istemezdim,hatta sana mal ve asker vermeye dahi hazırdım.Sen gururun yüzünden Tanrı buyruğuna karşı geldin.Ben bundan böyle sana iyilikten başka bir şey yapmayacağım” dedi.Bunun üzerine de Bayezid kendi kabahatlarını kabul etti.Akabinde orduda olan çocuklarının sağ iseler kendisine getirlmesini istedi.Şehzade Musa bulundu ve Bayezid’e getirildi.Hil’at giydirildi.Ayrıca yine Bayezid’in isteği üzerine Timur Anadolu’dan çekilirken yanında Tatarları da alıp gitti.

Ankara Savaşı genel olarak bir dünya imparatorluğu fikriyle fetihler yapan yenilmez bir kumandan ile henüz kurulma aşamasında olan bir imparatorluğun padişahı arasında gerçekleşmiş bir muharebedir.Sonuçları Osmanlılar için çok fenadır.Ülkede 1413 yılında kadar sürecek bir fetret devri çıkmış Anadolu’da önemli mevkiiler kaybedilmiş ve fetihler durma noktasına gelmiştir.